16 Ocak 2013 Çarşamba

Amanda Aman Öfkeliymiş



Geçenlerde bir yazımda amanda aman derken aklıma Ananda Everingham gelmişti ama kendimi tutup konuyu dağıtmamıştım aferin bana işte şimdi dağıtıyorumJ O yazıyı yazdığım sıralarda Ananda’nın son filmi Öfke’yi (U Mong Pa Meung ) yeni izlemistim Mario Maurer ile oynadığı.

Film aynen bu sahneyle başlıyordu.

Hazır aklımdayken filmle ve Ananda ile ilgili birşeyler karalamak istedim film güzeldi sonuçta bir tekrar filmi olması belki izleyenleri objektif bir yorumdan alıkoyabilir ama sonuçta orjinal ile kıyaslamamak gerek çünkü orjinal film bir başyapıt olan Rashomon. Durum bu olunca film otomatikman 1-0 geriden başlıyor filmin konusu Rashomon ile aynı ekstradan filme bir kaç sahne daha eklenmiş başına ve sonuna keşiş ile ilgili birde olaydaki kişilerin hayatları ile ilgili detaylar konulmuş. Kadının evlenmeden önceki durumu vb. bir kaç sahne.


Benim için bir filmin konusu ve kurgusu kadar görselliği de önemlidir bu filmi galiba bu yüzden beğendim. Çünkü orjinal film konu kurgu olarak çok iyiydi ayrıca yapıldığı yıl düşünülürse siyah beyaz bir film için görsel olarak da oldukça iyiydi. Çünkü yönetmeni ve çekim yöntemleri iyiydi.

İşte ortalığı karıştıran hatun


Bu yüzden yeniden çekilen bir filme daha fazla bir şey katamazlardı yapılması gerekeni yapmışlar hikayenin arkaplanını renklendirmişler ve kendi kültürlerine uygulamışlar. Eee Tay kültürü ve tarihi epey bir renkli olunca göze çekici geliyor ve kendini izletiyor. Ama dediğim gibi sonuçta Rashomon ile kıyaslamamak gerek.

Ben bir hikayenin farklı kişiler tarafından anlatıldığı böyle filmleri seviyorum, hoş filmin altında yatan insan doğası (egoizm, bencillik) yada psikolojik drumlara (kimse yoğurdum ekşi demez) hiç değinmiycem çünkü ben yüzeyselim bir de oraya girersek çıkamayız :P Şimdi ne diyordum böyle aynı hikayeyi farklı bakış açıları ile anlatan filmleri seviyorum ve konu açılmışken bahsetmeden edemiycem aklıma Hero filmi geliyor. Yine çok sevdiğim bir fildir. Ayrıca Hero hakkında (ve iki film hakkında daha) bir yazı yazmak istiyorum o yüzden şimdilik adı geçse yeter.


İkisi bir arada

Kısaca film güzeldi. Benim gibi Rashomon filmini sevenlere birde bu versiyonunu izlemek isteyenlere önerilir. Son bir şey daha film de iki beğendiğim oyuncu vardı birisi Mario Maurer. Kendilerine A Little Thing Called Love yani İlk Aşk filmin de hayran kalmıştım ne sevimli bir veletti ne tatlı bir filmdi o öyle. Şu an elimde Suddenly it's Magic filmi var fırsatım olursa bir ara izliycem. Herneyse bu filmde kendilerini hem uzun saçlı hem kel olarak izliyoruz Keşiş rolün de.

Diğeri ise Ananda, kendileri ile tanışmam 2011’in sonlarında izlediğim Me…myself filmi ile oldu. Galiba izlediğim tüm filmleri arasında en çok bu filmini seviyorum ki korkarak izlemiştim. Çünkü Tayland filmlerine hep bir önyargı ile yaklaşıyorum sonuçta izlediğim Amerikan filmlerinden kaynaklanan ve ben de Bangkok günah ve fuhuş şehridir fikri oluşmuş durum da. Tuhaf olansa Bangkok tay dilinde melekler şehri demek.

 Herneyse hala tay filmlerinden biraz korkarım hoş tv’de birçok tay filmi izlemişliğim olsa da mutlaka nette izlemeden önce konuya şöyle bir bakarım. Ama  Me myself’e bakmadım , iyiki de bakmamışım, afişinden biraz işkillenmiştim ama dediğim gibi filmi gerçekten çok sevdim. Filmi izlemek isteyenler asla konusuna ve ya yorumlara bakmadan izlesinler. Çünkü filmin tüm güzelliği burda.


Me myself filmini o kadar beğenmiştim ki ve tabi Ananda’yı adamın diğer filmlerini de izledim. Diğer filmleri arasın da öyle öne çıkan bir film olmadı genelde vasat filmlerdi. Yinede izlemek isteyenlere birkaç öneri.




Hint Denizi Korsanları: film tv de verilmişti diye hatırlıyorum hatta Ananda’nın ilk izlediğim filmi de aslında buymuş fragmanında denizden çıktığı sahneyi görünce hatırladım ama film hakkında fazla bir şey hatırlamıyorum.







Shutter Resimdeki Hayalet: Film oldukça iyiydi ama daha önce Joshua Jackson’nın oynadığı remake versiyonunu izlediğim için konuya hakimdim. Beni fazla şok etmese de genel olarak sevdiğim bir filmdir her iki versiyonu da benden geçer not aldı.( Onlarından çok umurlarındaydı)

The Coffin:  Başka bir korku filmi daha bu filden hatırladığım ise bir sahnede yerimden hoplamıştım. Genelde korku filmlerinde o ani çıkışlar vardır ya işte ben filmden kopmuş başka bir şey düşünürken hiç beklemediğim bir anda hayaletlerden biri kafasını uzatıyordu ve ben yerimden sıçradım üstüne üstlük bundan hoşlandım. Korku filmlerinin amacı bu sonuçta, fena film değildi başka şeyler düşünerek izlerseniz benim gibi filmden hoşlanabilirsiniz.




Red Eagle: Bir aksiyon filmi hatta biraz da bilimkurgu vardı, işte bildiğiniz çizgi roman uyarlaması film tam bitmiyordu sanırsam devam filmi de var. Ama henüz çekilmemiş.

Şimdilik bu kadar bay bay J……….

Hiç yorum yok: